Leyla...Gecelerin karanlıklarını aydınlatan parıltı. Adı gibi geceye adanmış gecenin aydınlanmış yüzü.
Leyla... Aydınlık yüzüne gölge düşürülen pembecik yanakları soldurulan masum. Naif kırılgan bahtı kara. Yüreğimizde bastırdığımız haykırışların ilk çığlığı... Küçücük bedeninde kocaman bir kalp taşıyan masum.
Omuzlarına yükelenen yükün ağırlığını ancak yaşamaya başlayınca fark edebilen günahsız yürek.
Törenin geleneklerin cehaletin kınalı kurbanı.
Töre... Kimin icat ettiği belli olmayan güçlü olanın güçsüze uyguladığı baskının zulmün din kisvesi altında uygulandığı sözde kanunlar.
Töre... Din sanılıp sarılınan dinin güzellikleriyle uzaktan yakından alakası olmayan yazısız kurallar bütünü...
Yazısızdır töre... Çünkü uygulaması uygulayıcılara göre değişir.
Kırık kanatlı melekler... Töreye kurban edilen Leylaların acı hikayesi.
Kırık kanatlı melekler... Küçücük çocukların kız olamadan kadın olmaya mahkûm edildiği törenin hikayesi.
Elinizdeki kitap binlercesinden sadece birinin hikâyesi. Bildiğimiz tanıdığımız aşina olduğumuz bir hikâye.
Belki de en yakınımızdaki arkadaşımızın komşumuzun hikâyesidir. Din kisvesine bürünen törelerin dinden ayrılması Leylaların hayatlarının baharında solmasının son bulması küçücük yavrulara uygulanan bu zulmün bitmesi dileğiyle...