Dünyada da Türkiye'de de 1980'lerden bu yana yaşanan toplumsal değişimler dönüşümler sarsıntılar altüst oluşlar olağan dışı bir seyir izledi. Çoğu zaman ne hızına ayak uydurabilmek olanaklı olmuştur ne de olan biteni anlayabilmek. Birçok toplumsal kesim hayatın dışında kalmış akışa gidişata müdahale edemez duruma düşmüştür. Temsiliyet ve etki gücünü yeteneğini yitiren yaşananları 'doğru' okuyamayan toplumsal yapılanmalar müdahil olmaktan çok 'izleyici' olma durumunda kaldı. Elbette hayatın diyalektiği içinde toplumsal hafızanın toplumsal bilinçaltının da yok sayılmaması gerekir.