İktidar ilişkilerinin minimize edildiği/olmadığı bir dünya mümkün mü? Devlet/yönetim bu iktidar ilişkilerinin neresinde? İktidar ilişkilerinin olmadığı toplum (eğer mümkünse) devamlılığını nasıl sağlar? İktidarı/tahakkümü dışlamış bir toplumun varlığı ya da var olma potansiyeli kabul edilirse bu toplumda nasıl tekrar tahakküm/iktidar ilişkilerinin vuku bulmasının önüne geçilebilir veya bu ilişkiler kısa bir süreliğine ortadan kalkmış olsa/etkisi azaltılsa bile tekrar çıkma ihtimali yok mudur? İlgimizi uzun süredir cezbeden bütün bu sorular ve sorunsallar karşısında Batı toplumsal ve siyasal tarihinde her türden tahakkümcü ve mülkiyetçi iktidar ilişkilerine bir karşı çıkış olarak ortaya çıkan anarşist siyaset felsefesi ve hareketine benzer şekilde Doğu ve İslam tarihinde yönetim ve iktidar ilişkilerine karşıt bir toplumsal ve siyasal bir duruş anlayış ve hareketin olup olmadığı varsa nasıl şekillendiği ve farklı yönlerinin olup olmadığı da zihnimizi meşgul etti. Başka bir deyişle İslam siyasal düşüncesi/felsefesi geleneğinde Batı'daki anarşist felsefeye benzer şekilde İslam tarihinde benzer bir felsefeyi içeren bir hareketin olup olmadığı sorusuydu? Bu çerçevede İslam tarihinde iktidar karşıtı bir yönelim ve adalet ve eşitlik talebiyle ilk siyasi mezhep olarak ortaya çıkan Hariciliğin Batı'da ortaya çıkan anarşist siyasi felsefe ile zamansal ve koşulsal anakronizme düşmeden siyasi teorinin temel kavram setleri çerçevesinde benzerlik ve farklılığın olup olmadığı araştırılmaya değerdi.
Böylesi sorunsallar ve arayışlar sürecinde devam eden çalışma nihayetinde başarılı bir tez savunması olarak sunuldu. İki farklı coğrafya ve zamanda ortaya çıkan ve içlerinde de büyük farklılaşmalar ve kırılmalar yaşayan Haricilik ile anarşizmin siyasi teorinin adalet özgürlük eşitlik ve mülkiyet gibi temel kavram setleri çerçevesinde karşılaştırılmasından mülhem çalışmanın yayınlanması konusunda teşvik kitap olarak basılması sonucunu doğurdu.