İnsanoğlu geçmişten beri yaşadığı ortamı ve etrafını sürekli tanıma arzusu duymaktadır. Bu nedenle her zaman doğal ortamla iç içe olmuştur. Bu süreç içerisinde hem doğal ortamın etkisinde kalmış hem de onu etkilemiştir. Ancak hiçbir etkileşim yakın geçmişe kadar acımasız olmamıştı. Sahip olduğu teknolojik imkânları doğal ortamüzerinde değişiklik yapmaktan yana kullanmayı tercih eden insanoğlu zamanla doğa üzerinde baskın hale gelmiştir. Özellikle sanayileşme ve şehirleşme süreçlerinde bu güç doğa karşısında fazlasıyla kullanılmıştır. Ancak değişimler sonucunda havanın suyun toprağın ve doğal ortamın bozulmasının ve kirlenmesinin kendisine zararı olduğunu anlaması çok uzun sürmedi. Bu durum sonucunda insanoğlu elde ettiği zenginlikle bu değerleri geri getiremeyeceğini anlamış oldu. Özellikle son 50 yıldır dünya üzerinde arazi kullanımı ve mekânsal değişimlere bu kadar fazla önem verilmesi doğanın kıymetinin anlaşılmaya başlandığını göstermektedir.