İç sesleri çoğalta çoğalta yaşanır (mı?) aşk; ten ürpermesi göz kararması iç dinliği; iki kişiyi sarıp sarmalarken ruh üşümesi...
"Adam bakıp duruyor. Şimdi artık elsiz dilsiz bakışsız ve sessiz olana. Ne acı ne tatlı; ne sıcak ne soğuk; ne ıssızlık ne de başka bir şey. Sol eldeki çatalın küçük bir tık sesiyle tabağın kıyısına bırakılışını izleyen büyük bir sessizlik. İçe çekiliş.
İşte çırpınan küçük kız yüreği: Onu tanıyorum hayır tanıyorum onu. Şimdi kaç yaşında nerede bilemiyorum ama tanıyorum! Bana yanıldığımı söylemeyim öğretmenim yanılmış olmak istemiyorum. Tenimden içeri hiçbir yanımı dağıtıp yırtmadan sızabilecek kimse o bilmelisiniz!"