GÜVERCİNLER GİTMEDEN...
Ne güzeldi o zamanlar şehirler bir cennetti
Bildiğimiz gördüğümüz dünyamızda servetti
Çoğu birbirini tanır hatır saygı hürmetti
Yabancıyı fark ederdik hiç tereddüt etmeden
Biz bizlerle çok mutluyduk güvercinler gitmeden...
Her semtte bir terzi vardı elbise diktirirdik
Bir de berberimiz vardı saça fön çektirirdik
Mahallenin bakkalına meyveyi seçtirirdik
Bir saygı vardı esnafta kimseyi incitmeden
Tebessüm ederdi yüze güvercinler gitmeden...
Hafta sonu üstü açık sinemada film var
En güzel elbiseleri giyerlerdi kadınlar
Kocaları yanlarında yavaş yavaş adımlar
Biri rüzgâr gibi geçti biri şafak sökmeden
Çift filmi seyrederlerdi güvercinler gitmeden...
Bir cenaze geçer iken ağır ağır sokakta
Tabuta omuz verirdik onu tanımasakta
Fatihayla uğurlardık ölüyü son durakta
Hüzün bizi terk etmezdi cenaze terk etmeden
Ölülerimiz kutsaldı güvercinler gitmeden...
Hiç kalabalık değildi kaldırımsız sokaklar
Yanyana geçerken bile toslamazdı insanlar
Komşunun namusu bizdik kutsaldı bütün haklar
Dedikodu yalan dolan korunurduk fitneden
Kardeş gibi geçinirdik güvercinler gitmeden...
Haz alıyorduk hayattan seviyorduk her şeyi
Okşayıp sokak başında uyuyan bir kediyi
Tuttuğumuz takımlarda buluyorduk neşeyi
Radyodan dinlediğimiz maçları seyretmeden
Dinlemekte yetiyordu güvercinler gitmeden...
Minarede müezzinler canlı ezan okurdu
Hele sabah ezanları öyle bir dokunurdu
"Hayrun Minen Nevm" deyip yüreği burkuyordu
Uyku ile uyanıklık arasında yitmeden
Bir şehir uyanıyordu güvercinler gitmeden...