Sabah uyandığımda kendimi yokluklar içinde buldum. Fiziksel bir yokluk değildi bu. İçimdeydi yokluk... Neyin yokluğuydu bilemiyordum. Sadece sakinlik ve yokluk. Pişmanlık olsa bile geceki gibi hararetle peşimde dolanmıyordu. O da yanımda benimle yol alan bir dost
olmuştu sanki. Pişmanlık her baktığım yere bir izini bırakıyordu. 'Demek' dedim kendi kendime 'bundan sonra pişmanlıkla bakacağım her şeye!' 'Geceleyin ne oldu bana?' diye kendi kendime düşünürken
'sofiler hadi camiye' diyen bir görevli geçti yanımdan. Kendime geldim battaniyemi katlayıp görevliye teslim ettim ve abdestimi alıp camiye gittim. Gelecek olanın heyecanıyla bayılmamayı ümit ederek beklemeye başladım.
Ezan okundu
Gönlüme nur doldu.
Kalbim aşkın sarhoşluğuyla
Şeyhimin didarında vuslatı buldu.