Hüseyin Latif'in özlem ve umudu değişik şekillerde dile getirdiği ilk romanı: Mavi Ölüm. 1977'de başlayan hikaye zaman zaman İkinci Dünya Savaşı zaman zaman da Birinci Dünya Savaşı günlerine dönerek o yılların pek de konuşulmamış sade kahramanlarının yaşamlarını bir kapının anahtar deliğinden göz atar gibi anlatıyor. Yazarın doğup büyüdüğü kente olan özlemini anlatırken bir taraftan aşklarıyla bir taraftan yaşamın haksız zorluklarına karşı duyduğu öfkesiyle süslediği bir roman. Ekonomik geri kalmışlığın ahlaki değerleri yok etmemeye başladığı bir toplumun seçilmiş yöneticilerinin; kültürel düşünsel değerleri hiçe saymalarına duyulan kızgınlık. Bu romanda iç kürklü bir çocuğun sürekli hafızasını kurcaladığı çocukluktan kalma bir anı karmaşasının çok boyutluluğunda yapılan yolculuklar var. Bazen iki kıtayı birleştiren arasından denizin geçtiği büyük bir kentin iki yakası arasında; bazen de bir başka deniz kentinin iki yakasının içine sokulmuş kirli körfezinde yapılan yolculuklar; ve son olarak da iki "Avrupa başkenti" Avrupa'nın doğu ve batı yüzü arasındaki yolculuklar anlatılıyor...