İsa'dan sonra dördüncü asrın başlarında Batı Roma'da Vesta Kilisesi'nin mihrabı üzerinde yaşayan kutsal ateşi sönmesin diye besleyen Altın Saçlı Marsiya'nın hayatı askerlerin elinden kaçan Uzarkaf'ın kiliseye sığınmasıyla değişir.
Uzarkaf'ın rahibeyi güçlü kollarına alması bir daha da bırakmaması sırasında kutsal ateş söner. Uzarkaf Marsiya'nın cezalandırılmaması için yanına alır ve Afrika'ya annesinin kulübesine getirip kendisine eş yapar. Fakat ilk sevgilisi Siyahî Dairna'yı unutamaz.
Bunu fark eden rahibe Marsiya her şeyi göze alarak kiliseye döner cezalandırılır ve diri diri gömülür.
Ancak Sirta gemisin kaptanı Galpâl onun ölmesine razı olmaz. Onu mezardan çıkarır ancak rahibe vücudunun yaşıyor olmasına rağmen ruhunun ölü olduğu söyleyerek kendisini mezarda bırakmasını ister ve...
İşte Vesta Rahibesi Marsiya'nın yaşadıklarının insanlığa ders olacak nitelikte olduğunu okudukça daha iyi anlayacaksınız.