Bir düzenleyici işlemin amaç konu ve sebep unsuru açısından hukukiliği; salt içerdiği pozitif metnin kendisini değil aynı zamanda bu metnin norm alanından doğan hukuksal sonuç doğurma kapsamını da ilgilendirmektedir. Düzenlemenin pozitif olarak mevcut içeriği dışında; kapsamadığı bir kısım mevzular kişiler gruplar gibi hukuksal sonuçları kapsamamış olmasından kaynaklı olarak bir norm hukuka aykırı olabilir. Örneğin menfaat dağıtımından kaynaklı eşitlik ilkesine aykırılık iddialarında res ipsa loquitur o menfaati edinen değil edinmemiş olan kişiler mevcut kapsamından değil kendilerini kapsamamasından dolayı düzenlemenin eşitliğe aykırılığını iddia edeceklerdir. Bu şekilde düzenlemenin mevcut kapsamında doğan içleyici sonuçların değil kapsamadığı dışlayıcı sonuçların ihtilaf konusu olduğu durumlarda katı bir şekilciliğe ve işlemler teorisine dayalı idari yargı düzeni tarafından böylesi bir maddi hukuka aykırılık iddiasının idari yargılama usulü araçları ile nasıl giderileceği konusu bünyesinde çok geniş ve kapsamlı usul tartışmalarını barındırmaktadır. Danıştay tarafından kapsam eksikliğinden dolayı düzenlemenin tamamının iptal edildiği durumlar dışında düzenlemenin dışlayıcı norm alanı dışlama sonucunu pozitif olarak düzenleyen virtüel bir norm kurgusuna oturtularak kuralın tamamının değil bu eksik virtüel düzenlemenin yani normun kendisinin değil dışlayıcı anlamının iptal edildiği görülmektedir. Kuşku yok ki; işlem şekil ve forma dayalı pozitife odaklı Kelsenyen bir hukuk düzeninde ciddi bir tartışma doğurmasın. Elinizdeki bu çalışma eksik kapsamlı düzenlemelerin maddi hukuka ilişkin yönüne odaklanmaksızın Türk idari yargıcının; düzenlemenin pozitif metninden norm alanına ve anlamına genişleyen yaptırımlandırma çabasını anlama ve tutarlı bir çerçeveye oturtmaya çalışmaktadır.