Zaman makinesinin hızı ve sallantısı daha da azalmaya başlamıştı. Bütün bedenim bitkindi. Kollarım ve bacaklarım ağrıyordu. Ağır bir uykuya karşı koymaya çalışıyordum. Önce evimize dönmek sonra da yatağımda huzurla uyumak istiyordum. Cenk de benden farksızdı ve pişmanlığı yüzünden okunuyordu. Yavuz'un bir an ağladığını gördüm. Sanki günlerce o makinenin içindeymişiz gibi gelmişti. Korku dolu yolculuğumuz makinenin aniden durmasıyla sonlanmıştı. Makine durur durmaz kapısına yönelip büyük bir tedirginlikle kapıyı açtık.
İçerisi bizi korkulu zaman makinesiyle tanıştıran gizemli odaydı. O an sadece oradan çıkmayı istiyorduk. Koşarak odadan çıktık ve kitaplığı kapattık. Nefes nefese kalmıştık. Bize uzun saatler hatta günler gibi gelen zaman yolculuğumuz sadece on dakika sürmüştü. Duvarda asılı olan saatte sadece on dakika ilerlemişti. Şaşkınlığımız daha da artmıştı. Evimize tekrar dönmüş olmamıza şükredip bir daha o gizemli odaya girmeme kararı aldık.
Zamanın içinde kaybolmaya niyetimiz yoktu ama ne zamana kadar oraya girmeyecektik?