Ata bindiler geldikleri yoldan ikindi güneşi ıpıl ıpıl dağlara doğru yükselirken değirmeni bir akşamüstü sessizliğinde akşam kuşlarının hazin ötüşlerine bıraktılar.
Bozkır susuzluğu yavaş yavaş gözlerine çöküyor tek tük söğüt ağaçlarının yalın gölgeli hışırtısı yüreğine serin serin sokuluyordu. Biraz ileride pembemsi geven otları mor renkli deve dikenleri arasında incecik ipeğimsi salınışlarıyla kırmızı gelincikler suskun bir sabrın iç acıtan durgunluğuyla gözüktüler. Otobüs çakıllı yoldan tozu dumana katarak yer yer eskimiş boyası sökülmüş mavisini toza bulayarak gidiyordu.