Hepimizin sadece kendisine saklaıdğı hayalleri vardır
en derinlerde bir yerlerde için için süslediği büyüttüğü..
Hangimiz Tanrı'nın ''Mona Lisa'sı'' olmak istemeyiz ki
dünyanın tüm pespayeliğine olanca hiddetiyle hayatın
üzerimize gelişine aldırış etmeden bilerek görerek
eksikliklerimizi?
Kendimizden gayrı en içten en mahcup en gariban
Duygularla suçladığımızdır aslında en sevdiğimiz
sığındığımız..
Yüreğimize gömdüğümüz; kendimize dahi fısıldamaktan
ürktüğümüz ama asla vazgeçmediğimiz umuttur
tastamam adına cennet dediğimiz.
Yoksa bunca zulme acıya ıstıraba kahroluşa gözyaşına
rağmen nasıl ısrarla nazlı nazlı devinimini sürdürülebilir ki
dünya?
Zamana hapsedecek kadar zavallı değil gönüllerimiz
günışığı ile yıkamak gerek dua ile durulamak evlatlarımıza
sarılmak gerek bir de burnumuza ne vakit kesif
çamur kokusu çalındığında..