Tüm dünya değişirken kalbin ve zihnin derinliklerinde açılan; kimsenin girmeye cesaret edemediği o kuytu köşede hiçbir şey değişmezken yaşamak mümkün mü? Dönüşümün salt kendinde yalnızlığında ve hatta kesif umarsızlığında olduğunu bilen bir kadının aklın sınırlarını zorlayan mücadelesi aslında tüm dünyanın seyrine de yepyeni bir yorum getiriyor. Kendini anlatmanın en doğal yollarından biri olan yazmayı seçen kadın geleceğin herhangi bir açığından içeri girerek tüm hayatları da kendisiyle birlikte değiştireceğini hiç bilmiyor.
Hikâyelerin her birinde; farklı dönüşümlerle birbirine tutsak ve birbiriyle kesişmeye yazgılı insanlar yanı başımızdan gelip geçerken durup bakmamız için bir şeyler söylüyorlar. Bunları duymanın bile cesaret istediği yerde yazar her şeyi olanca gerçekliğiyle okurun avuçlarına bırakıyor. Şu an tam da şimdi dönüşmeye cesaret edemeyenlerin yaşamın ironik yüzüyle karşılaştıklarında bunu olağan bir kendiliğindenlikle yapmak zorunda kaldıklarını anlatan bu kitapta herkesin kendi yarasından bir dönüşüm hikâyesi gizli.