Geçmişimi hatırlamadığım için de kim olduğumu yalnızca başkalarının anlattıklarından bilmeye mahkumdum. Nasıl biri olduğum konusundaki fikrim başkalarının sözleriyle oluşuyordu. Ne dense inanacaktım her söyleneni zihnimdeki kısır listeyi genişletmek için hiç zaman kaybetmeden kullanacaktım. "Sen yirmi yedi yaşındayken altı yaşındaki bir oğlan çocuğuna tecavüz etmiştim" dense örneğin kendimi bu acı veri ışığında yeniden değerlendirecektim. Aynadaki yüzüm sürekli değişecek. Her yeni cümle yeni bir bilgi yeni bir yüz... "İki kişinin hayatını kurtarmıştın iki adam öldürmüştün 1994 yılında koskoca bir ormanı yaktın Harun Heybeliada'da kasıtlı şu ağaçlık var ya o senin üniversitede başlattığın bir kampanya sayesinde var bir ölüyü mezardan çıkarıp o yaşlı adamı ölmekten kurtardın nasıl kıydın zavallıya bütün öğrencilerin sana tapar Harun hepsi tiksinir senden tam sekiz kere arabanın lastiğini patlattılar boyası çıkmış kalkit bir İsviçre çakısıyla bir kız öğrencini boş sınıfın köşesine sıkıştırıp bir gün okula gitmesem ararlar: 'Hocamız iyi değil mi bir şeyi yok?' Can'ı dövmüştün bir gece minik burnundan koyu renk kanlar boşalmıştı hala izi durur halıda koltukların yerini sırf bu yüzden değiştirdin içkiliydin bir hayli ağzına içki koymazdın kırk yılda bir bira o kadar..."