Neden korkayım? Artık yaşamaktan bile korkmuyorum. Çünkü yaşamak ölümden daha korkunç. Sonra korku çok fena hem çok muzır bir şey. İnsanların bütün korktukları başlarına geliyor. Hastalık yalnızlık her şey her şey... Hiçbir şeyden korkmayanı ne tehdit edebilir ki?
Mahmut Yesari'nin Dağ Rüzgârları adlı romanı yazarın vereme yakalanıp Yakacık Sanatoryumu'na yatışından bir yıl kadar sonra 1937 yazında tefrika edilmiş. Ağır bir hastalık geçirip ölümden dönen yazar bu romanında kendisiyle aynı hastalığa sahip ve aynı hastaneye yatan bir başkarakter yaratıyor: Melike. Bu karakter duyguları korkuları öfkeleri ve küçük sevinçleriyle âdeta ete kemiğe bürünüyor. Dağ Rüzgârları Türk edebiyatının en içli en hazin öykü kitaplarından biri olan Yakacık Mektupları'yla birlikte yazarın hastane günlerinin o süreçte yaşadıklarının yansımalarını içeriyor.
Hastalık hele ki ucunda ölüm olan insanı hayattan koparan bir hastalık büyük bir ders büyük bir sınavdır aynı zamanda. Mahmut Yesari gibi Melike de bu sınavı en iyi şekilde vermeye veremin kendisine öğrettikleriyle hayata bambaşka bir açıdan bakmaya çalışıyor.