Neden neredeyse tüm distopya romanlarında bahsi geçen konuların kitaplar olduğunu hiç düşündünüz mü? Kitapsız bir dünya ya da kitapların yok edildiği bir dünya... Hâlâ bu soruyu düşünebiliyorsanız demek ki çoğu distopik üretimler henüz gerçekleşmedi. Kitaplardan yoksun kalmayı baş konusu yapan bu tür romanlar aslında kitapların ne denli bizim için önemli olduğuna çarpıcı bir şekilde vurgu yapmaktadır. Kitap yoksa düşünce de yok tıpkı kitapsız düşüncenin de olamayacağı gibi. Tarihe tanıklık ederek gerçekleşen her bir olayı kendi sayfaları içinde hayat veren ve sonraki nesillere aktaran böylesine hayati bir nesneyi kaybetmek geleceğimizin en büyük korkuları arasında yer alıyor. Aslında bu durumda korku duyduğumuz kitapların yok olması değil kitaplarla birlikte düşüncelerimizin ve onları cesurca ifade etmemizin de yok olacağını sanıyoruz. Ki bu korkumuzda da haklıyız. Öyleyse düşüncelerimize sahip çıktığımız kadar kitaplara da sahip çıkalım. Çünkü unutmayalım ki düşüncelerimizi oluşturan asıl unsur kitaplardır.