XIX. Yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı aydınları arasında özgürlük eşitlik meşrutiyet gibi düşünceler hızla yayıldı. Namık Kemal Ziya Paşa gibi aydınların öncülüğünde bir özgürlük hareketi başladı. Avrupalıların Jön Türkler adını verdikleri Yeni Osmanlılar bu düşüncelerini daha rahat ve etkili bir şekilde yaymak için Avrupa'ya gittiler. Yeni Osmanlılar ülkede bir meclisin açılmasını ırk din ve mezhep ayrılıklarının ortadan kaldırılmasını istemekteydiler. Onların bu düşünceleri Mithat Paşa ve Ser Asker Hüseyin Avni Süleyman Paşa gibi devlet adamları tarafından desteklenmekteydi.
Osmanlı ülkesinin maliyesi ciddi biçimde bozulmuş dış borçlar ciddi şekilde artmıştı. Bu durum halk arasında genel bir hoşnutsuzluk yaratmıştı. Yeni Osmanlılar Padişah Abdülaziz'i tahtan indirdiler. V. Murad padişah oldu fakat onun psikolojik sorunları delilik boyutlarına varınca üç ay sonra onu da tahtan indirdiler yerine Meşrutiyeti ilan edeceği sözünü veren II. Abdülhamit'i padişah yaptılar. İşte bu kitabın hikâyesi tam olarak burada başlar. Başrolde Abdülhamit vardır. Onun baskıcı yönetiminde aydınların tasfiyesi Mithat Paşanın yürekleri acıtan şehadetini Namık Kemalin sürgünü ve Ali Suavi'nin karakol polisi okuma yazması olmayan sonradan paşalığa yükseltilen yedi sekiz Hasan tarafından başının nasıl ezildiğini okuduğunuzda yüreklerinizde bir burukluk hissedeceksiniz. Hayatta hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. "Gün gelir hesap döner" ferman Abdülhamit'inse dağlar genç ittihatçılarındır.
Bu kitapta Mithat Paşanın Namık Kemalin Ali Suavi ve isimlerini sa-yamayacağımız aydınların açtığı yolda Meşrutiyet ülküsü uğruna dağlara çıkan ceplerinde idam fermanları körüklü çizmeli avcı ceketli kayzer bı-yıklı İttihatçıların Hikâyelerini okuyacaksınız.