Sevgili Peygamberimiz tüm baskılara rağmen bugün Kâbe'de namaz kılmaya kararlıydı.
Çadırın altındakiler dehşet içinde ayağa kalktılar. Ne pahasına olursa olsun buna engel olacaklardı. Utbe bin Rebia kırmızı görmüş bir boğa gibi haykırdı;
"Daha ne bekliyorsunuz onlara hadlerini bildirme zamanı gelmedi mi?"
Zaman adeta durmuştu. Sinir küpü olan kişi sıradan biri değildi.
Onun için ölmeye hazır olan yüzlerce genç vardı. Olan olmuştu. Artık ok yaydan çıkmıştı bir kere. Birazdan ne olacağını kestirmek imkansızdı.
Fırtına öncesi sessizlik sona ermiş yediden yetmişe herkes Kâbe'ye doğru hücum ediyordu.
Kahrolası müşrikler! Biri Efendimiz'in cübbesini çekiyor biri itekliyor biri yüzüne tükürükler saçıyordu...