Nehir Yarar'ın kaleminden çıkan deyimlerle bezenmiş bu sürükleyici öyküde iki arkadaşın bir günlük okul macerasına tanıklık ediyoruz. Hop Oturup Hop Kalktım tıpkı yazarın diğer öyküleri gibi yalın anlatımı ve eğlenceli olay örgüsüyle dikkat çekiyor.
Gülce gibi bir arkadaşa sahip olmayı kim istemez ki? O hem arkadaş canlısı hem kafa dengi hem de çok yardımsever. Üstelik çok da akıllı neredeyse her konuda bir fikri var. Tamam kabul! Bazen özellikle de akıl verdiği zamanlarda çekilmez olabiliyor.
Macera Yağmur'un okul bahçesinde küçücük bir yavru kedi bulmasıyla başlıyor. Yağmur ona bir isim veriyor ve onunla ilgili hayaller kurmaya başlıyor. O gün sürekli miyavlayan bu yavru kediyi öğretmenlerden saklamak için akla karayı seçiyor. Hop oturup hop kalkıyor. Gülce ne kadar laf anlatmaya çalışsa da Yağmur Gülce'nin yavru kediyle ilgili uyarılarını yabana atıyor. Ama yine de Gülce arkadaşının yardımına koşmaktan da geri durmuyor. Yağmur eninde sonunda doğru yolu bulacak mı bakalım? Sorunun yanıtı sayfaların arasında keşfedilmeyi bekliyor...
Akşam yatarken gözüme uyku girmez fakat aynı uyku sabah kıymete biner. Ben biraz daha uyuyabilmek için küçük hesaplar yaparken anneminse suratı sirke satar.
***
Bizim sınıftan olmayan çocukların arasında Gülce'nin cin gibi bakan gözleriyle karşılaşınca gülümsedim. Kiremit rengi saçları ve yüzündeki milyonlarca çille yüzlerce kişinin arasından bile seçilebilir Gülce. Benim içinse böyle bir ihtimal söz konusu değil. Çünkü çevrem tıpkı bana benzeyenlerle dolu.
***
"Kutuyu açmaya çalışmayın. İçinde bir kedi var. Üstelik pek de uysal değil. Kutunun içine koyana
kadar akla karayı seçtim. Aman uzak durun aklına eseni yapan bir kedi" deyip gözlerini korkuttum. El kadar yavruyu ellerine bırakacak değildim.
***
Gülce yine haklıydı. Hızlı adımlarla arkadaşımın peşine düştüm. Neyse ki koridorlar çok gürültülüydü. Bu sayede kutunun içinde bas bas bağıran Paspas'ı benim dışımda kimse duymuyordu.