Yürüdüğümüz bu yollar çok uzundu belki. Yaşadığımız bu coğrafya çok kirli. Havası boğuk mevsimi kış
Rüyaları kabuslu. Sevgisiz görgüsüz ruhsuz ve medeniyetsiz bir yaşam var etrafımda. Kendini o yolların dikenlerinden fırtınalarımdan çalısından çırpısından korumak çok zor.
Bir gece vakti sessizliğin ıssızlığın kol gezdiği bir zamanda yazıyorum bu yazımı. Boğazımdaki sıkışıklık gitmiyor. Bedenim öyle bitkin ki. Ruhum öyle fırtınalar arasında kalmış ki...
Bulamıyor bir türlü yolunu savruluyor...
Duygularım çok karışık. Ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyorum. Artık geri dönmesi mümkün olmayan geçmişim var sadece muhayyilemde. Bedenim dönemezdi artık. Gözlerim bakamazdı aynı insanlara aynı aynalara. Geçip gitmişti her şey. Ama taptaze gibiydi derûnumda ki yara. Her hatırladıkça kanıyordu sanki. Bu hayatın peşinden koştum koştum ama yetişemedim hızına. Bana sunduğu tek şey sanki acıdan ibaretti.