İslâm düşünce tarihine bakıldığında üç farklı ihtilâf türünün ortaya çıktığı görülmektedir: Siyasî itikâdî ve fıkhî ihtilaflar. Siyasî alanda ortaya çıkan ihtilaflar savaşlara; itikadî alanda ortaya çıkan ihtilaflar ise tekfire yol açabilmiştir. Fıkhî alanda ortaya çıkan ihtilaflar zaman zaman siyasî otoritenin tarafgirliğine maruz kalarak farklı bir mecrâya taşınmış ve fakihler siyasî aktörlerin baskı ve eziyetlerine maruz kalabilmişlerdir. Bununla birlikte bu ihtilaflar İslâm tarihinin hiçbir döneminde gruplar arası kanlı hesaplaşma ve savaşların ortaya çıkmasına veya fakihlerin birbirlerini tekfir etmesine de yol açmamıştır. Bilakis fıkhî ihtilaflar daima fıkıh konularında uygulama zenginliği sağlamış; ümmetin rahmetine sosyal ve ibadet hayatında kolaylaştırma ilkesinin tesisine vesile olmuştur.
Elinizdeki kitap fıkhî ihtilafların araştırılmasını ele almaktadır. Kitapta İmam Tahâvî'nin müntesibi olduğu Hanefî mezhebinin kurucu imamlarına ibadetler ile ilgili konularda muhalefet ettiği fıkhî meseleler ihtilaf nedenleri ve tarafların ortaya koyduğu deliller tespit edilmeye çalışılmıştır. Fıkıh ilminin kurumsal bir hüviyete kavuşmaya başladığı bu ilk dönemlerde ortaya konan görüş ayrılıklarında; Tahâvî'nin görüşlerini delillendirme yöntemi ile kullandığı dil ve üsluptaki nezaket dikkat çekicidir.