Yazarımız Nihat Yasa Karaelmas diyarı Zonguldak'ı şöyle anlatıyor...
180 yılı aşan maden kömürü serüveninde bir iskeleden bir mahalleye bir mahalleden bir kazaya bir kazadan da bir vilayete dönüşen Zonguldak'a ülke ekonomisine katkıları nedeniyle tüm ülkenin olduğu gibi bizim de vefa borcumuz vardır.
Günümüzde ağır sanayinin can damarı olan demir-çelik sektörünün fabrikalarının bulunduğu Karabük ile Karadeniz Ereğli bugünkü gelişimini Zonguldak'a borçludur. Safranbolu'nun Öğlebeyi köyünün on hanelik bir mahallesi durumunda olan Karabük 1937 yılında temeli atılan Demir-Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) ile 2021 yılı itibariyle; 123.309 kent nüfusu ile önemli bir sanayi kenti haline gelmiştir.
Yani Karabük Zonguldak ile var olmuştur. Karadeniz Ereğli'de; 1960 yılında 8.812 nüfuslu bir balıkçı kasabası iken; 2021 yılı itibariyle 134.340 kent nüfusu ile demir-çelik sektörünün önemli bir kenti olmasını da Zonguldak'a borçludur. Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (ERDEMİR) uzun yıllar maden kömürü ihtiyacının %92'sini koklaşabilen Zonguldak kömüründen %8'ini ise; koklaşamayan Karadeniz Ereğli'nin Armutçuk kömüründen karşılamıştı. Yani her iki kentte Zonguldak ile var olmuşlar Zonguldak ile büyümüşlerdir. Zonguldak'ta tüm bunları ilk defa 1841 yılında Baştarla Üzülmez Asma bölgesinde tespit edilen maden kömürüne borçludur.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK)'nun Kozlu'da Uzun Mehmet Mekanik Atölyesi'nde çalışarak emekli olmuş merhum bir işçinin oğlu çağdaş ve sorgulayıcı bir eğitim anlayı- şından yana bir eğitimci olan yazarımız gelecek nesillere doğru bilgileri aktarma sorum- luluğunu bu eserle yerine getirdiğini düşünmektedir. Bu eser Zonguldak maden tarihi açısından önemli olduğu kadar gelecek kuşaklara doğru bilgilerin aktarılması açısından da önemlidir. Yazarımız yayınlanan belgelerle havza tarihine yeni ve doğru bir bakış açısı getirdiğini düşünmektedir.
Sonuç olarak; paylaşılan tüm bilgi ve belgeler ışığında;
Dün; "Zonguldak Maden Havzası Tarihi" rivayetlerle yazılmıştı. Bugün; "Zonguldak Maden Havzası Tarihi" belgelerle yazılmıştır.
Dün; "Zonguldak Maden Havzası Tarihi" yazımında "Hikayeci Tarih" anlayışı vardı. Bugün "Zonguldak Maden Havzası Tarihi" yazımında "Belgeli Tarih" anlayışı vardır. Dün; "Zonguldak Maden Havzası Tarihi"nde belgeler değil yazarlar konuşuyordu. Bugün; "Zonguldak Maden Tarihi"nde yazarlar değil belgeler konuşmuştur." demektedir.
Günümüzde uygulanan ve her tarihçinin mutlak surette uymak zorunda olduğu ilkeler bütününün hakim olduğu yeni tarih anlayışına göre; tarih yazıcılığında en önemli kaynak belgedir. Eğer bir bilgi belge ile desteklenmiyorsa doğruluğu da tartışmalı olur. Çok uzun süren ve zahmetli bir araştırmanın sonunda ortaya konulan bu eserin yazarı asla belgesiz bir tartışmanın içinde olmadığını ifade etmektedir.
"Tarih belge ile yazılır" dedikten sonra "Belge ile konuş konuşanlar asla anlayamazlar" diyerek de tarihe de not düşmektedir.