Annesini yitirdiğinde 6 yaşındaymış; 5 4 ve1.5 yaşlarında iki kız ve bir erkek kardeşi varmış. İstanbul işgal edilince babası annesi ve üç kardeşi ile birlikte onu Karadeniz kıyısında çok güzel bir köy olan Çatalzeytin'e göndermişti. Annesinin en büyük korkusu İngiliz gemileri tarafından köylerinin bombardımana tutulup çocuklarıyla birlikte ölmesiymiş. Kıyıya yaklaşan bir gemi gördüklerinde çocuklarını alıp tüm diğer insanlarla birlikte ormana doğru koşarlarmış. İngiliz askerleri de peşlerinden gülerlermiş. Onun için "Benim çocukluğumda İngilizlerin yeri çok kötüdür" derdi. Annesi benim anneannem çok güzel bir kadınmış. Dedem ona saray gibi bir ev yaptırmış. Dört katlı evin her tarafı en nadide eşyalarla döşenmişti. Çocukluğumda dördüncü kata çıkardık; eski yüzleri dökülmüş koltuklar vardı orada. (...) Daha 25 yaşına bile girmemişmiş. Annem "Ben annemi çok az hatırlıyorum" diyor. 6 yaşındaki çocuk nereden hatırlasın? Ben ise yaşamım boyunca anneannem olmamasının sızısını ta yüreğimin dibinde duyumsadım ve hep çok üzüldüm. M.S.
Katar'daki Amerikan Merkez Komutalığı'ndan üst düzey bir yetkili "Havanın düzelmesiyle birlikte ilerleyen saatler ve günlerde faaliyetlerimizde artık göreceksiniz" dedi. Ne faaliyeti kardeşim siz düpedüz bir ulusu yok etme saldırıları düzenliyorsunuz! Saldırıdan da öte... Irak'ta katliam yapılıyor!.. Kimse sesini çıkaramıyor. Maşallah televizyon kanallarımızın çoğu son günlerde meteoroloji programlarına Irak'ın Bağdat Basra Necef ve Musul gibi yerleşim merkezlerinin hava durumlarını da eklemişler. 'Eklemişler' de az... Bu bölgelerin hava tahmini ile başlayanlar bile var. Bir tek şu yorumları şimdilik eksik: "Bugün Basra 27 derece bölgede gelecek üç gün süresince havanın açık olması bekleniyor savaşa elverişli; her türlü silah müttefik orduları tarafından kullanılabilir. Top tüfek füze misket bombası ve hatta atom bombası..." H.L.