Göç sosyolojisinde entegrasyon olarak kavramsallaştırılan birlikte yaşam deneyimi ev sahibi toplum ve mülteciler açısından kilit bir faktördür. Genel olarak sosyal ekonomik yasal politik ve kültürel boyutları ile toplumların birbiriyle kaynaşması hak ve yükümlülüklerini tanıması olarak nitelenebilecek olan entegrasyon göç sürecinde farklı şekillerde tezahür edebilir. Entegrasyon sürecinde ev sahibi toplum ve mülteciler güç ve kaynaklar açısından temelde eşit değildir. Ev sahibi toplum kurumsal yapısı ve toplumun yeni gelenlere tepkisi entegrasyon sürecinin akıbeti bakımından göçmenlerin kendisinden çok daha belirleyici olabilir. Nitekim her iki toplumun entegrasyonu başarılı olduğunda sosyal düzen görece daha uyumlu hale gelirken entegrasyonun iyi işlemediği durumda çatışma gettolaşma radikalleşme ve marjinalleşme gibi çeşitli sosyal problemlerin yaşanması mümkündür. Uluslararası göç ve entegrasyon sürecinde çeşitli sosyal gruplar ve ağlar etkilidir. Bunlardan biri de din temelli formel ve informel organizasyonlardır. 2011 yılından itibaren Türkiye'ye artarak gerçekleşen Suriyeli göçü sosyal ekonomik demografik dini politik çok boyutlu etkileşim ve ilişkilere yol açmış vaziyettedir. Dolayısıyla Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin ev sahibi toplumla entegrasyonu önem arz etmektedir.
Bir saha araştırmasına dayanan elinizdeki çalışma geçici koruma altındaki Müslüman Suriyelilerin bizzat kurduğu veya eklemlendiği formel ve informel dini kurum ve ağların entegrasyona olan etkilerine odaklanmaktadır. Dini kurum ve ağların incelenmesinde Ager ve Strang'in (2008) entegrasyon kategorileri için geliştirdiği model analitik bir araç olarak kullanılmıştır. Çalışmada uluslararası göç sosyal ağlar kuramı ulus-ötesi göç ağları inanç temelli kurum ve ağlar göç sürecinde din sosyal sermaye ve entegrasyon temaları Türkiye'deki (Şanlıurfa'daki) Suriyeliler bağlamında ampirik veriler ışığında tartışılmaktadır.