Kırk hadis çalışmaları hicrî II. asrın sonlarında başlamakla birlikte genel olarak hadislerin yazılma tarihini Hz. Peygamber dönemine kadar götürmek mümkündür. Sahabe daha vahyin ilk dönemlerinde yeni nazil olan âyetlerle birlikte hadisleri de ezberler ve yazarlardı. Onlardansonra gelenler de Hz. Peygamber'in "Ümmetimden dinle ilgili kırk hadis ezberleyen kimseyi Allah Kıyamet Gününde fakih ve âlim olarak hasreder""Ölümünden sonraya kırk hadis bırakan kimse Cennette benim arkadaşımdır" hadisleri ile manasını bozmayacak şekilde ve daha çok hadisin son kısmında küçük değişiklik ve ziyadeleriyle farklılıklar arz eden diğer rivayetlere dayanarak onun hadislerde verdiği müjdelere ulaşmak sevgisine ve şefaatine nail olmak için çeşitli konuları ihtiva eden özellikle kırk hadis türü eserler yazmışlardır. Bu çalışmalar her dönemde olduğu gibi halen de etmektedir.
Osmanlı döneminde bu amaçlarla kırk hadis derleme faaliyetinde bulunan müelliflerden biri de Cemâlî Halvetî'dir. Müellifin hadislerin başlangıçtaki ilk yirmisi nebevî diğer yirmisi kudsî hadislerden oluşan"Nebevî ve Kudsî Kırk Hadis Şerhi"şeklinde isimlendirdiğimiz üçüncü Kırk Hadis eseribu çalışmalardandır. Sûfî yönüyle öne çıkan müellif seçtiği hadislerin işârî yorumları üzerinde durmuş ve hadislerin başka bir açıdan anlaşılmasına ve tasavvuf kültürünün gelişmesine katkı sunmuştur. Yazarın hadislere getirdiği sûfî ve bâtınî yorumlarından örnekler içeren bu çalışması hakiki bilgiye ulaşmanın ve naslarda bulunan gizli mânaları ortaya çıkarmanın ancak keşf ve ilham yoluyla mümkün olabileceği şeklinde tanımlanan işârî yorumlara örnek olması açısından önemlidir.
Bu çalışma müellifin adı geçen eserinin tahrici ve tercümesinden oluşmaktadır.