Bir rivayetin sübûtu araştırıldıktan sonraki en önemli aşama onun diğer deliller açısından konumunun ortaya konulmasıdır. Özellikle Kuran-ı Kerîm ve diğer şer'î deliller karşısında tezat bilgiler içeren bir rivayetin makbul olmayacağı bilinmektedir. Bununla birlikte ilk anda bazı delillerle tezat oluşturan rivayetlerin farklı bakış açılarından incelendiği zaman sorunlu gözüken kısımların anlaşılabildiği durumlar söz konusu olup bu gibi hallerde daha fazla kaynaktan istifade ile o rivayetin daha derin araştırılması önem arzetmektedir. Bu çalışmada da özellikle sonraki dönemlerde kavramsallaşmış olan "hulefâ-i râşidîn" terimi üzerinden bir inceleme yapılarak bu kavramın oluşum ve gelişim süreci incelenmiş daha sonra hadis hakkında sonraki kaynaklarda yer alan yorumlar dikkate alınarak metni ile ilgili ileri sürülen problemler hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Aynı zamanda Hz. Peygamber'in gaybî bilgisi hadisin ferd-i mutlak olarak kaynaklarda yer alması sünnet-bid'at ikilemi arasında bu rivayetin konumu gibi meseleler metnin anlaşılabilirliği açısından tahlil edilmiştir.