Sevaplarından çok günahlarıyla hatırlanan yok olup gitmiş eski bir hanedanlık gibi Arap milliyetçiliği de 1967'de Altı Gün Savaşı'nda yaşadığı hezimet Araplar arası bölünmeler ve içi boş söz ve eylemlerle hatırlanmaktadır. Ama unutmamak gerekir ki Arap milliyetçiliğinin görkemli günleri de olmuştur. İşte bu kitap yükselişinden düşüşüne bu günlerin anılarını akıcı bir anlatımla tazeliyor.
Davişa'ya göre on dokuzuncu yüzyıl Alman Romantik milliyetçilerinden esinlenen Arap milliyetçiliği I. Dünya Savaşı'nın ardından kök salmış ve ancak 1950'li ve 60'lı yıllarda Mısırlı Cemal Abdül Nasır'ın karizmatik önderliğinde Arap alemini kasıp kavurmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla bölgede doğan boşlukta 1950'lerin sonunda Mısır'la Suriye'nin birleşmesi ve Irak'taki milliyetçi devrimle atağa geçen Arap milliyetçiliği 1967'de İsrail'den yediği ağır darbenin altında ezildi.
Arap milliyetçiliğinin bütün Arapları aynı şemsiye altında toplayan bir devlet idealinin çökmesi bölgede radikal İslam'ın önünü açan en önemli gelişmedir.
Arap milliyetçiliğinin şaha kalktığı yıllarda Irak'ta doğup büyüyen Adid Davişa Batılı kaynaklar kadar zengin Arapça kaynakları da kullanarak bu her yönüyle bu ilginç dönemi anlatıyor.