Girit Adası1204'te Venedik hakimiyetine geçtikten sonra giderek cumhuriyetin Ege'deki ileri karakolu ve Levant ticaretinin merkezi olmuştur. Uzakdoğu ve Hindistan mallarının Avrupa'ya aktarılması bu ticareti canlandıran en mühim unsurdu. Bu güzergâhtaki en önemli ara istasyon Girit'ti.
Fatih Sultan Mehmed zamanından itibaren Doğu Akdeniz'deki adalara birer birer hakim olan Osmanlı Devleti Kıbrıs'ın alınmasından sonra Afrika'daki toprakları ile İstanbul arasındaki deniz yolları üzerinde bulunan ve Doğu Akdeniz hakimiyetini tehdit eden Girit'i ele geçirmek için uygun zamanı beklemeye başlamıştır. Sultan İbrahim zamanında gelişen Sünbül Ağa hadisesi sebebiyle 1645'te Girit üzerine sefer düzenlenmiştir. Böylece 1645'te başlayan ve 1669'da Kandiye'nin alınmasıyla sonuçlanan Girit savaşları Osmanlı Devleti'nin XVII. yüzyıl boyunca yürüttüğü uzun süreli harplerden birisi olmuştur. Seferin başlamasıyla Hanya ve Resmo Şehirleri alınmış bundan sonra savaş adanın idare merkezi ve en müstahkem kalesi olan Kandiye üzerine yoğunlaşmıştır Fazıl Ahmed Paşa'nın 1669'da şehri almasına kadar geçen süre içerisinde lağım savaşları ve adaya gönderilmeye çalışılan zahire ve mühimmat için yürütülen donanma savaşları ile ünlü bir dönem yaşanmıştır. Bu zaman zarfında Osmanlı Devleti'nin idare ve maliye politikalarını etkileyen başlıca faktör Girit savaşları olmuştur. Osmanlılar adada hakimiyet kurmaya başladıkları yıllardan itibaren burada bir eyâlet teşkil etmişlerdir. Eyâletin merkezi önceleri Hanya iken Kandiye'nin alınmasıyla buraya naklolunmuştur. Girit'i ele geçirmek için yapılan bütün mücadeleler eyaletin idari ekonomik ve sosyal durumu arşiv kayıtlarına dayanılarak bu eserde incelenmiştir.