"...Sus gönlüm. Çok dile getirme. Sen dile getirdikçe gönlün daha da coşuyor daha meraklanıyor ve beklemek daha da zorlaşıyor. Sus gönlüm. Çok laf etme. Az söyle ki işimiz olgunlaşsın. Az söyle ki Hakk'a karşı yanlış kelam çıkmasın. Sus gönlüm. Bir elif miktarı sus. Az kaldı bahara. Dayan gönlüm. Denizin içinde meydana gelen görünmeyen dalgalar gibi yüreğin biliyorum. Beklemekten başka çare olsaydı seni durdurmazdım. İnan bana ama yok. Başka çare yok. Unutma ki ilaç bile beklemeden tesir etmez çiçek bile vakti gelmeden önce açmaz. Sus gönlüm. Seni senden daha iyi bilen Rabbinin hükmü vuk'u buluncaya kadar. senin nasibin sana ulaşıncaya kadar ulaşmayanlarınsa senin nasibin olmadığını anlayana kadar sus. Sus gönlüm. Onun geleceğini görünceye kadar acının bala dönüştüğünü fark edinceye kadar Onun gönlünün senin gönlüne muhabbet düğümüyle bağlandığını görünceye kadar...
Sus gönlüm. Sebepler var edilinceye kadar bahaneler oluşuncaya birbirimizin nasibi oluncaya kadar sus..."
Şems-i Tebrizi [k.s.]