Türk edebiyatının yenileşme tarihinde önemli bir devreyi dolduran ve XIX. yüzyılın son çeyreğinde aydınlığın geldiği bir ocak olan Ahmed Midhat Efendi'nin matbaa kurması ve işletmesi her alanda sayısız kitap ve risale neşretmesi ve Osmanlı toplumunu okumaya alıştırması gibi büyük emekleri düşünülünce onun Osmanlı yazı hayatını içeren bir kitabın önsözü olarak nitelendirilmesi hiç de abartı olarak algılanmaz.
Fakir bir esnaf ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Ahmed Midhat Efendi oldukça güç şartlar içinde yetişmiştir. Çocukluğu mahrum bir ortamda ve oldukça "serazat" geçmiş ve ailesinin geçim zaruretinden dolayı Mısır Çarşısı'nda bir aktar dükkânına boğaz tokluğuna çırak olarak verilmiştir. Hem dostu hem de Rodos'ta sürgün arkadaşı olan Ebuzziya Tevfik'in ifade ettiği gibi hayata nasıl çalışarak başladıysa ömrünün sonuna kadar bu yoğun çalışma temposundan hiç ödün vermeden aynı şekilde devam eden Ahmed Midhat Efendi'ye takılmış lakaplardan ikisinin "Kırk Ambar" ve "Kırk beygir kuvvetinde bir yazı makinesi" olması da tesadüfî değildir.
Felâtun Bey İle Râkım Efendi romanı 1875 yılında yayınlanır. Romanın yayımlandığı yıl Tanzimat Fermanı'nın ilan edilişinin üzerinden 36 sene geçmiştir.Tanzimat Fermanı'nın ilan edilmesiyle birlikte Batılılaşmanın bir devlet programı hâline gelmesi ve bu çerçevede devlete ait bütün kurumların yenilenmeye başlaması bu değişimin kısa bir sürede gündelik hayatta da karşılık bulmasına yol açmış; yüzyıllardır "öteki" olarak görülen Batı'nın hayat biçimi giyim kuşamı modaları düşünce biçimi sosyal ve siyasi yapısı felsefesi Osmanlı için kendisinden mutlaka yararlanılması gereken ve vazgeçilmesi mümkün olmayan önemli değerler hâline gelmiştir. Kısa sürede toplumsal hayatta da karşılığını bulan bu değişim isteği; bu hayata ait pek çok unsurun modernleşme süreci içerisinde yeni dönemin getirdiği düşüncelerle; yeniden konuşulmasını tartışılmasını ve biçimlendirilmesini de sağlamıştır. Bu bağlamda Felâtun Bey İle Râkım Efendi romanı da bu değişimin getirdiği problemleri ele alan bir eserdir.