Sosyal adalet ve insan hakları aktivizmi duygusal bir yatırım gerektirir ve tüm toplumun göremediği veya görmek istemediği durumların farkındalığı ile çalışmak bu alanda çalışmanın zorluklarından sadece biridir. Dünyaya belli bir etkide bulunabilmek için hissedilen baskı ve stres ile aktivistlerin yüklendiği duygusal ve fiziksel bedelin sonucu tükeniş ve yıpranma olarak kendini göstermektedir. Sosyal adalet ve insan hakları aktivistlerinin yüklendiği duygusal ve fiziksel bedelin dışında tükenişe sebep olan bir diğer neden ise bu alanda çalışan örgüt ve aktivist grupların aktivist tükenişini ve iyilik hallerimizi konuşmaya önem vermemesidir. Bu bilgiyi tanımamak aktivistlerin yıpranmasını hızlandırırken esenliğin önündeki temel engellerden biri olarak da yorumlanabilir.
Kaos GL Dergisi'nin 187. Sayısında hem hareket hem de bu alanda söz üreten emek veren tüm aktivistler için son derece önemli olan "esenlik" pratiklerini tartışmaya açıyoruz. Son yıllarda LGBTİ+ hareketinde görünürlüğü artan "esenlik" kavramı biz aktivistler için ne ifade ediyor? Mücadelenin ve hareketin esenliği ne anlama geliyor? Kurumsal politikalarımızın ve çalışma pratiklerimizin esenliğimize etkileri nedir? Tüm bu sorular ve daha fazlasına birçok ismin katkılarıyla yanıtlar aradık.