İşim zordu biliyorum çünkü Tolstoy'un
dediği gibi "Dünyanın en şöhretli hikâyesi" için kolları sıvamıştım. ( Murat Gökyıldız )
Sadelik üzerine yaratılışın ihtişamlı gücüne sahip olan çöl kendi lisanıyla dile geldi. Öyle haşmetliydi ki sesi kulak zarlarını delip yürekleri emre amade ediyordu.
" Züleyhaa! "
Ama duymadı itaatsiz Züleyha.
Çölün söyleyeceklerinin şiddeti kızgın yüzünden anlaşılıyordu.
Gök erimiş bakır gibi kızardı.
Dağlar yerinden oynadı ve Nil sularını doğduğu yere doğru akıtmaya başladı.
Çölün göbeğinden göğün göbeğine doğru perde perde yükseliyordu ses.
"Ey Züleyha! Ben ki bu yer var olduğundan beridir varım ve hep var olacağım. Varım yoğum yokluktur benim.
Nice âlimler nice zalimler gördüm ve hep göreceğim. Ben senin gibisini görmedim ama hep göreceğim."
Çöl kumlarından efsunlu bir pırıltı yayıldı gözleri kör etmek istercesine. Gözlerin görmediği kulakların duymadığı tüm saklananlar aydınlandı. Çölün söyledikleri ne geçmiş zamana sığabilirdi ne gelecek zamana. Ne bir çağa ne de bir insana ait olamayacak kadar çoğuldu bu sözler.
" Dünya üzerinde herhangi bir hikâyenin bu denli bir şöhrete ulaşması neredeyse imkânsızdır."
Lev Nikolayeviç Tolstoy
Dünyanın en güzel hikayesi olan Yusuf Aleyhisselamın Romanını siz değerli okurlarımızın istifadesine sunduk huzurlu okumalar temenni ediyoruz...