Osmanlı Devleti'nin Ehl-i Sünnet çizgisinin dışında gördüğü bu Panteist hareket etrafındaki muhalif zümrenin fikir dünyasının Şeyh Bedreddîn İsyanı'ndan sonra teolojik bir düşünce olmaktan çıkıp siyasî etkileri olduğu da görülmüştür. Her iktidar varlığını sürdürmek için doğal olarak çeşitli yollara ve tedbirlere başvurduğu gibi Osmanlı Devleti de bu türden zümrelere karşı sert tedbirler almıştır.
Panteizm ile suçlanan bu zümrelerden birisi de Bayramî-Melâmîleridir. Gizlilik prensibini şiar edinen İslam dinindeki ibadetler ve helal-haram kavramlarındaki katı kuralları yumuşatma meylinde olan Ehl-i Beyt taraftarı Hakîkat-i Muhamediyye'yi kutub-Mehdî anlayışını benimseyen bu topluluk; esnaf zanaatkâr ve tımar sahipleri gibi zümreler arasında geniş bir kitleye ulaştığı için Osmanlı devleti için bir tehdit olarak algılanmıştır. Osmanlı Devleti'nde İbnü'l-Arabî'nin vahdet-i vücûd nazariyesinin yanlış yorumlanması bu nazariyede aşırıya gidilmesi neticesinde Panteist bir renge bürünen bazı aşırı vahdet-i vücûd taraftarları ulema ve meşayıh arasında kutuplaşmaların ve gerginliklerin çıkmasına sebep olmuştur. Bu Panteist düşüncenin oluşmasının temelinde yatan diğer önemli faktörlerden birisi de Hurufîlerin ve Kalenderîlerin bu zümreleri etkilemesidir.
Bu çalışma Bayramiyye tarikatının bir kolu olan ve kendilerine Bayramî-Melâmîleri Hamzavîler veya İdrîsîler denen zümrenin aleyhinde Şeyh Mehmed Amîkî tarafından kaleme alınan Eyyühe'l-Veled yada Risâle-i Tâ'ife-i Melâhid adlı reddiyenin metnini esas almaktadır. Bayramî-Melâmîlerine dair birçok çalışma yapıldığı için bu zümrenin tarihî serencamı tarikat büyükleri ve bu zümreye yapılan suçlamalarla ilgili detaylara girmeden bilgiler verdik.