Toplumların kolektif belleğinde cinsiyet ile ilgili meselelerde radara takılanların çoğunlukla kadın olması tesadüf değildir. Hepimizin bireysel ya da kolektif olarak zihnimize yüklenen güçlü duyguları vardır. Bu yüklemenin gücü ve biraz da şiddeti toplumsal cinsiyetin yanına cinsel bilinçaltını da yerleştirmektedir. Ve bu bilinçaltı idare gücünü elinde tutmakta olup toplumun bütün kabullerinin yeri yurdudur. Kadına şiddet kadın cinayetleri kadın istihdamı kadın güvenliği gibi kavram setlerinin kadına zimmetli olması ve tartışmaların bu kabul üzerinden yürümesi cinsel bilinçaltının kanıksanmış olmasının bir sonucudur.
Elinizdeki kitap farklı kadın hikâyelerinde bahsi geçen bu durumun izlerini sürmektedir. Çalışma hayatı annelik erkeklerin/toplumun kadınlık algısı geçmişin kabulleri gibi farklı temalar çerçevesinde kadın meselesi değerlendirilmekte ve okuyucuya bir kapı aralamaktadır.