Sağımda duran sandalyeye yasladığım çello kutumla birlikte kütüphanede ortak kullanılan geniş uzun masalardan birine oturmuş müzik çalışmasına gitmeden önce önümde duran "The Death Penalty - Justice or Revenge?" kitabını inceliyordum. Kitabın başlığı ölüm cezasının adalet mi? Yoksa intikam mı? Olduğunu soruyordu ve tercihini intikam'dan yana kullanıyordu. Aklıma doğduğu andan itibaren yaşı fark etmeksizin tecavüze uğrayıp öldürülen kadınların sayısı geliyor. Her yıl artan dünya nüfusu ile birlikte zarar gören öldürülen kadınların sayısı da gelişmişlik oranımıza paralel olarak artış gösteriyor ve günümüzde bu rakamın yılda beşyüzbinlere yaklaştığı dile getiriliyor. Bir o kadar da dile getirilmeyen hasıraltı edilen aile içinde kimseye söylenmeden gerçekleşen infazlarla ortadan kaldırılan kadınların sayısı olduğu düşünülüyor. Peki bu kadınların yaşadıklarına ne demeli ismini ne koymalı diye düşünüyorum. Başlarına gelen "adalet" olamaz peki ya "intikam" "eğlence" "ihtiras" "kıskançlık" "açlık" "canilik" hayır karşılamıyor bütün kelimeler yaşanılan eziyet karşısında fazla hafif üflesen uçacak kadar hafif.