Şerhler İslâm ilim ve eğitim tarihinde hem vazgeçilemeyen kaynaklar olmuş hem de eleştirilerden uzak kalamamıştır. İlimlerin teşekkülünün ardından kurucu metinler telif edilmiş ulemânın bu metinleri daha anlaşılır kılma çabası ve isteği şerh yazıcılığını doğurmuştur. Telif geleneğindeki yerini almasının ardından hadis şerh yazıcılığı oldukça zengin bir literatürün teşekkülünü sağlamıştır.
Çoğunlukla içerik analizine dayalı araştırmalar ile hadis şerhçiliğinin genel özellikleri belirlenmiş ve eserlere dair kritikler yapılmıştır. Sezai Engin Şerh ve Şârihin İzini Sürmek başlıklı eserinde ise muhtevadan ziyade farklı bir bakış açısı arayışının sonucu olarak hadis şerhlerinin telifi ile başlayan serüvenlerini mercek altına almayı hedefliyor.
Literatür ve içerik bilgisinden ziyade telif edilen şerhlerin hikâyeleri üzerinde duran Engin öncelikle hadis şerh yazıcılığına kaynaklık eden ana metinleri masaya yatırmış ve sonrasında ulemâ sınıfı içinde şârih kimliklerini analiz etmiştir. Müellif/eser ilişkisinin izlerini sürmek adına şârihin biyografisi yani yetiştiği çevre aldığı eğitim ve hocalarının şerhe (esere) etkilerinin tespiti çalışmada odaklanılan konulardan yalnızca biridir. Ayrıca sebeb-i telif yani kitabın yazılış amacı ve eser isimlerindeki tercihler dikkatlere sunulmaya çalışılmıştır. Şerhlerin kaleme alındığı dönem ve coğrafyaların telif süreci ve eserin içeriğine etkisinin son derece önemli olduğu düşüncesinden hareketle şârihlerin biyografik bilgileri vb. veriler üzerinden çalışmaların telif tarihi ve yerinin tespiti de eserde önemli bir yer kaplamaktadır.
Endülüs Mağrib ve ardından Şam ve Bağdat bölgesine dek uzanan Şerh ve Şârihin İzini Sürmek Memlük hadis şerh geleneğinde öne çıkan eserlerin ve şârihlerin ardından Osmanlı ulemâsının en önemli şerhlerine ve şârihlerine dair tespitler de içermektedir.