Türkiye'de siyasi partiler siyasal yaklaşımların taşıyıcısı olmanın yanında insanların toplumsal kimliklerinin ve kültürel değerlerinin temsilciliğini de üstlenmiştir. Osmanlı'nın son yüzyılında oluşmaya başlayan ve Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren tarihsel bir süreçte gelişen bu olgu sosyal grupların siyasallaşması şeklinde tezahür etmiştir. Bunun yanında sosyal süreçlerle ve güncel ihtiyaçlarla birlikte mütalaa edilmesi beklenen siyasal olgular Türkiye'de bu tarihsel bakiye üzerinden okunduğu için daima temel bir tartışma alanı olmuştur. Bunun bir parçası olarak İslamcılık başlığı altında tartışılan kavramlar siyasal partiler ve bu alanın İslami değerler ile ilişkisi daima gündemde kendisine yer bulmuştur. Türkiye'de İslamcı siyasetin tarihsel seyrinde bu tartışmanın ana aktörlerinden biri Milli Görüş Hareketi (MGH) olmuştur. Muhafazakar eğilimlerin siyasal temsilini üstlenen ve 2001 yılına kadar bütünlüğünü muhafaza eden bu gelenek Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) kurulmasıyla sonuçlanacak bir ayrışma yaşamıştır. Birçok siyasal badire karşısında bütünlüğünü korumayı başarmış olan MGH'nin 28 Şubat postmodern darbesi ve sonrasında yaşanan gelişmeler karşısında tarihsel tecrübesinin bir yansıması olarak teşkilatlarıyla kenetlenmek yerine bir ayrışma sürecine girmesi bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Bu ayrışma sürecinin neden engellenemediği sorusu etrafında gelişen çalışmada demokrasi tecrübesinin temel aktörleri olan siyasal partilere yönelik kurumsalcı yaklaşım ile yeni bir analiz çerçevesi geliştirmek amaçlanmıştır. Kurumsal siyasal merkez karşısında MGH'nin yaşadığı meşruiyet krizinin 28 Şubat postmodern askeri mühahalesiyle derinleşmesi AK Parti'in MGH'den kurumsal olarak ayrışma süreci kurumsal merkez karşısında meşru bir siyasal kimlik üretme arayışı ve bu arayışın bir parçası olarak muhafazakar demokrasi söylemi siyasal kurumsallaşma bağlamında incelenmiştir. Her ne kadar çalışmanın merkezinde MGH tecrübesi yer alsa da bu çalışma MGH partilerinin yanında bir örgüt olarak Türk siyasal yaşamındaki siyasal partilerin analizinde alternatif bir yaklaşım önerisi sunmayı hedeflemektedir.