Romancının uçuk kaçık hayallerle kendi dünyasını inşa etmeye çalışmasını bunu yaparken kararlarının saflıkla doğru olduğuna inanarak çevresinin ona katılmasını beklemesini tebessümle seyrederim.
Bu çağ gerçek potansiyelini; yaşamı hafta içi çalışıp hafta sonu bir şeyler yapmak olarak algılayan insan türünden saklıyor. İnsanların çoğu; gerçek anlamda yaşamadan bir işe yarayamadan ve nihayet hayattan hiçbir şey anlayamadan kaos ve yoklukla dolu bir ömür geçirip toprak oluyor.
Bu yüzden Romancı'nın her şeyi kapsayan bir rüyayı tasarlamasında -gerçek dünyanın değişiminden umudun kesildiği bir zamanda- bir Mucizenin Parıldayan Işığını görürüm.
Bu Işık Daha Önce Gördüğüm Bir Rüya'yı Biriyle Konuşurken Hatırlamak Gibi Bir Duygu Yaratır Bende