"Hayatın tıbbileştirildiği bir çağda yaşıyoruz. İnsanla ilgili olan herşey bir el çabukluğuyla tıbbın hükümranlık alanına sokuluveriyor. Bu şekilde hayat yaşanması gereken birşey olmaktan çıkarılıp tedavi edilmesi gereken birşeye dönüştürülüyor" diyor Kemal Sayar. "İnsanın ruh dünyası' nın da bu süreçten nasibini aldığını belirtiyor ve 'hüzün' karşısındaki modern duruşu bunun bir örneği olarak irdeliyor. Oysa hüzün ne bir 'hastalık' ter ne de bizatihi bir 'hastalık belirtisi.' Bilakis "Hüzün bizi iç dünyamızın daha önce keşfetmediğimiz ayrıntılarıyla buluşturabilir. Onu bir misafir gibi kabul etmek gerekir."