"Hece veznini ve destan şiirinin gerektirdiği sağlam kafiyeleri hiçbir zaman yapmacıklığa düşmeden büyük bir ustalıkla kullanan Gençosmanoğlu sadece yazdıklarının muhtevasıyla değil sesiyle de destan duygusunu yakalamış her şiirini okuyanı önce destan devirlerine götüren sonra günümüzün realiteleriyle yüz yüze bırakan bir şairdir." ‒Beşir Ayvazoğlu
"Şiirleri şekil ve muhteva bakımından Türk edebiyatının bütün evrelerini kucaklar. Onun eserleri Türk edebiyatının hem koalisyonu hem koleksiyonudur. Bir kelimesi bir devri yaşatır. Kelimeler yan yana gelirken yoğrulmuşluklarını haykırırlar. Hepsi diri hepsi canlıdır. Deli deli akan bir su gibi yüreklerde çağlayanlar oluşturmuştur. Kimi er meydanında yiğitlik şarkıları söyler. Kimi Mekke'de Kâbe'yi tavaf eder kimileri de bir seyyâh-ı fakir ki kültür coğrafyasını durmaz dolaşır. Bazıları da vardır ki Sihâm-ı Kazâ gibi gider beyinlere saplanır." ‒Dr. Üçler Güler
"Bu şiirler değerleri sarsılmış kültür kıyımına kimlik kaybına uğramış bir milleti uyandıran şahlandıran bir ses olmuştur. Daima övündüğümüz gönlümüzün başköşesinde yer alan mimarî abideler gibi milletin de mimarları vardır. Onlar insanları sürü olmaktan çıkarıp layık olduğu güzelliklere iyiliklere doğruluklara eriştirirler. İşte bu millet mimarlarından biri de Gençosmanoğlu'dur." ‒Sevinç Çokum
Alperenler... Bir aşılmaz dağdılar...
Aydınlığa gönül verip yıldızları sağdılar.
Nurlanıp nur üstü nurdan
Tekbirlerle doğdular...
Tek başına destandılar
Tek başına çağdılar...
Mahcuptular övülende terleyen
Mü'mindiler Hak Çalab'ı birleyen.
Rahmettiler yedi gökte gürleyen;
Üç zamanda üç kıt'ada parlayan
Ergenekon ocağında kıvılcım
Malazgirt'te lâvdılar...