"Şu beyaz sayfalar çok sinir bozucu olabiliyor. Hadi kızım anlat bakalım! İnsanın kafasındaki kristal toplar bu boş beyaz duvara çarpıp paramparça oluveriyor. Wittgenstein'ın dönüşümü bunu fark etmesiyle olmalı. Eğer düşüncenin bir dili olsaydı sadece kopyalardık kağıda dile vesaire. Gerçeği söyleyivermek ne kadar zor!
İnsan itiraf ettiğinde benliğini üzerine inşa edip kurguladığı tüm gerçekliğinin yitimiyle sonuçlanacak kadar yanılabilir. Bu noktadan sonrası kuru bir inada tutunmuş bir çatıdır artık. Akar kokar ama başını altına sokarsın en nihayetinde. Tanıyorsun işte bu insanları; belki çoğumuzunki gibi senin de annen baban doğup büyüdüğün ev bu çatılardan birinin altına sığınmıştır. Gözünü açmış ne olup bittiğini anlamaya çalışırken eşşek kadar oluvermişsindir bile. Bu şüpheye hiç düşmeyen yüzler gözünün önünde birer yetişkin olur sen... Sen de sen olursun işte. Benim ola ola sadece bir ben olduğum gibi. -Hoş sen kimsin ben kimle konuşuyorum?- Sıfatların neler herhangi birini üstlenebildin veya reddedebildin mi"