Kendimi okumak için yazıyorum. Zihnimde benim de orada yaşadığım şehirlerle insanlarla dolu bir ülke var görüyorum. Gün görmenin gözyaşının umudun yolun sevginin iyi ve kötü bilmecesinin sınırlarını biraz daha büyüttüğü bir coğrafya burası duyuyorum. Bu sayfalara o şehirlerden birkaçını o insanlardan bazılarını yazdım. İçi ölüm döşeği dolu sandıklar açılırken duyulan naftalin kokusunu Ezgi'nin düğümü çözülen ruhlarla dolu çalışma odasını Mezo'nun sokaklarda apansız koşuşturmalarını Gülşah'ın ancak bir cinayetle çözülebilen sırrını Mardin'de bir fotoğrafçının anı dondurarak hayatını sürdürmesini ve aşkın beklenmedik zamanlamasını ülkemin bir kısmını bu iki küçük kapağın arasına sığdırdım.