B. Nihan Eren nefes almayı bambaşka açılardan ele alıyor Nefeshane'de. Yazarın iyice olgunlaşan lezzetini derinleştiren ama yeni arayışlardan da vazgeçmeyen bir dille kaleme aldığı sekiz öykü yer alıyor kitapta.
Kahramanların kendi ağızlarından dökülüyor öyküleri; bir mezarın içinden nemli bodrum katından hastane odasından lüks gece kulübünden Boğaz'ı gören tepeden sıradan bir apartman dairesinden. Öykülerin hepsi İstanbul'da geçiyor hepsinde aynı rüzgâr esiyor aynı çatlak yürüyor "hep nasıl olduysa" öyle devam ediyor hayat bir nefese muhtaç insanı acıtarak bölerek bütünleyerek.
''Kökler ve çatlamamış filizler larvalar ve yumurtalar termitler yattığın toprağın altında canlanmaya seni kemirdikçe palazlanmaya teşne şu kara kalabalık etrafını sarmış kımıldanıyor. Ellerine bakıyorlar. Belinden geçiyorlar. Tümseklerine çıkıp çukurlarına dolacaklar. Gözlerini alacaklar. Etini alacaklar. Bu etle bir yavru yılanı büyüteceksin. Ona nefes olacaksın. Bir hayvana dönüşeceksin. Bir yılan olacaksın. Sonunda bir hayvan bedeninde yeniden... Nefes alacaksın.''