GÖZYAŞINDAYIM
Eylül! Adı gibi bir sonbahar ezgisi. Yağmurun yeri dövdüğü bir gecede kundağıyla terk edilen öksüz. Can yoldaşı Ayşe ile kimsesiz çocukların meskûn bellediği birbirlerine kol kanat gerdikleri yetimhanede büyümek zorunda kalan sayısız yetimden sadece biri. Tam anlamıyla yurt sıla nedir bilmeyen yuvasız bir kuş. En umulmadık anda yürekten dökülen şarkıların gizeminde gözlerine nakşeden bir renk. Deniz Mavisi! Eylül; kimsesizliğin sunduğu sevgi yitikliği ve sıcak bir yuvanın hasretiyle yaklaşır Ezrak'a. Mavinin uçsuz bucaksız ufkunu haşin dalgalarını veyahut dibi görünmez enginlerini tahayyül edemez. Mavi Adam'ım dediği meftun aşkı Ezrak'ın; kalbinin derinliklerindeki nasır tutmuş ah işlemeyen güvensizliklerini hesaba katmaz. Sıcak avuçlarında kanatlarının kırılma korkusu olmadan bir ömür geçirebileceğine inanır...
GECE
Mutlu dünyası bir günde ismi gibi kararmış bir kadın. Canı pahasına sevdiği iki kişi elinden alınmış tutunduğu hiçbir dalı kalmamıştı Gece'nin.
Bir anlık zevk uğruna iki canın kanına girdin sen!
Mezara evladınla bir de beni defnettin.
En karanlık GECE' ye adımı kazıdın; Ömrüm yettiğince affedilmeyeceksin mahşerimde.
Şimdi söyle sen kimi aldattın söyle en çok kimin canını acıttın?
Hadi söyle durma; en fazla kimi öldürdün?
Beni mi... Bebeğimizi mi?