Emanetteki Ruhlar'da Bünyamin Tan'ın fantastiğe açılan altı öyküsü yer alıyor. Bu öykülerde gerçek veya gerçek gibi görünen olaylar ve durumlar kurmaca olarak gizemli bir biçimde bükülüyor. Bu zamanın da bükülmesi anlamına geliyor. Böylece geçmiş anılar ve nesneler kişileri içine çeken bir helezona dönüşüyor; spiral bir zamanda birbirinin içine geçen kurmaca evrenler oluşuyor. Gerçeğin zemin yitirdiği veya yeni bir zemin bulduğu öykülerde bir çocuk anlatısı kâbusa dönüşüyor; ucube diye aşağılanan biri hıncını cinayetlerle çıkarıyor; arkeolojik bir kazı insanın varlığını tekinsiz bir biçimde tehdit ediyor; Sabâ Kraliçesi Belkıs yeniden varlık bulup kimlik kazanıyor; bir fotoğraf stüdyosunda patlayan her bir flaş fotoğrafı çekilenleri karelere kapatıyor; biri mezardan gelen yardım isteğinin kendine ait olduğunu bilmeden ona ulaşmaya çalışıyor.
Emanetteki Ruhlar'da yer alan nefes kesici ve ürpertici öyküler okurunu çağırıyor. Bu çekici olduğu kadar tekinsiz ve korkutucu bir çağrı.