Sosyoloji literatüründe "gelenek" söylemi modernleşme kuramı tarafından "modernite"nin zıddı olarak konumlandırılmış ve değişmeden kalmakla geçmişle özdeşleştirilmiştir. Bu aynı zamanda "din"i de içeren bir geçmiştir. Ancak ilerleyen süreç sosyal gerçekliğe dair farklı deneyim ve yaklaşımları beraberinde getirmiş; gelenek-modernlik geçmiş-gelecek ilişkisi etkileşim eksenli okumalara tabi tutulmuştur. Gelenekten arınmış bir modernite geçmişten bağımsız bir şimdi ve gelecek inşasından söz edilemeyeceği vurgulanmıştır. Bu inşa sürecinde din de önemli aktörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada gelenek-modernlik geçmiş-şimdi-gelecek ilişkisinin etkileşimsel karakteri "geleneğin yeniden üretimi süreci" olarak nitelendirilmektedir. Bu çerçevede sosyal gerçekliğin unsurları arasındaki etkileşimsel değişken ve yeni formlar ortaya çıkaran karakteri ayakları yere basan boyutlarıyla ortaya konulmaktadır. Bu noktada çalışma okuyucuyu ancak sosyal gerçekliğin dar ve engebeli patikalarına girilerek görülebilecek kuytularında bir gezintiye çıkarmaktadır.