Giorgio Manganelli'nin 1990'daki ölümünden hemen önce tamamladığı bu son romanı Platon ve Jung kesişimi bir metinle ne günah işlediğini bilmeyen bir adamın peşinden "girmesi zor çıkması imkansız" bir yer olarak betimlenmiş bir bataklığa taşıyor okuru. "Son Bataklık" olarak anılan bu "çamur diyarı" daimi bir "devinim" ve "başkalaşım" içinde hem "başlangıç" hem de "son" olduğunu düşündürüyor. Kötücül bir tanrı tarafından yaratılmışa benzeyen bu korkunç tiksinti verici ama bir o kadar da büyüleyici dünyada isimsiz yolcu ve can yoldaşı atı bir sığınak bulacak mıdır? Yoksa tüm bu yaşananlar sanrılar içindeki bir adamın sayıklamalarından mı ibarettir?