Odalar dolusu elma ve evin her köşesine sinmiş kokusu. Başımın dönmesi elma sirkesi... Kirpiklerim inince önümde yürüyen doymuş inekler görüyorum. Hayra yormuyorum şerre hiç. Aşka yoruyorum bilinç kaymalarımı. Aşka yorulacak rüyalar görmüyorum lakin rüyasız hakikatleri de anlamlandırmakta zorlanıyorum. Elma dolu evlerin kokusunu hatırlayınca esrik domates çimlerinin baygın rayihalarını anınca derviş hissediyorum kendimi. Gözlerimi kapıyor başımı kavak ağaçlarının sonbahar ritimlerine uyduruyorum. Sağa sola; sola sağa...Kekikli patikalardan geçerek kavak ritimleriyle çam uğultulu zikrimi eda ediyorum. Bu rüyasız esriklik bu hakikatsiz hayallerle ben ancak bir dervişim. İskandinav tipi koltuğunda televizyonu radyosu "cd player" i cep telefonu buzdolabı dijital bir işi ve benzinli arabasıyla ben asrın dervişiyim. Bütün bu imkanları atlayıp yaptığım en güzel iş elma kokulu evleri buharı üstünde toprakları zikretmek.