Şiire "beyaz bulutları dağıtan rüzgâr"ın gecikmesinden söz ederek giriliyor. "Beyaz bulutlar" iyimserliğin simgesi. Can'ın şiirdeki genel eğilimi "kritik iyimserlik"- tir. Bin bir dolambaçlı tünelin içinden gelip ışığı görmeye çalışan bir psikolojinin şiire yansıması elbette bir rehavetin ya da keyfe keder bir söylemin göstergesi olamazdı.
Can'da kaotik bir dünyanın içinden ışığı görmek için verilen büyük cedelin ödülü elbette yaşama gücünü yeniden artıran ve hatta ona güzel ivmeler kazandıran bir şiire ulaşmak arzusu ve heyecanıdır.
Bu "ışığı görme yolu"nda Can'ın bir planı ya da bir pusulası yoktur. Rüzgâr her an onun beyaz bulutlarını karartır ışığını söndürür. Kararan buluttan beklenen elbette bereket (yağmur) tesellisidir. Karanlıklarda kalmak ise "pusuda bir emniyet"in tedbirli bekleyişidir. Çünkü aydınlıkta olduklarını sananlar ışığın kamaştırdığı gözlerle kalırlar ve karanlığın içini göremezler. Bu noktada "kritik durum" emniyette bekleyen bir insanın aydınlıklardaki her tehlikeyi görebilmesidir. "Sinme ya da tüneme psikolojisi" de tam buradan kaynaklanır bence.